Türkiye'de ilaç üreten firma sayısı artmalı
İlaç sektörünün lider firmalarından Abdi İbrahim'in Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Türkiye'de ilaç ithalatının önüne geçilemediğini belirterek ilaç üretici sayısının artması gerektiğini söyledi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

ECZACILIK AİLE MESLEĞİMİZ

Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben, eczacı bir ailenin üçüncü kuşak eczacı temsilcisiyim. Eczacılık bizim aile mesleğimizdir. Dedelerim ve babam da eczacıydı. Üniversite yıllarında eniştem bana “Ne iş yapmak istiyorsun?” dediği zaman işletmeci olmak istediğimi söyledim. Eniştem de bana “Her zaman işletmeci olabilirsin ama hiçbir zaman eczacı olamazsın” dedi. Ben de işletme fakültesini kazandığım halde eczacılık fakültesine kaydımı yaptırdım ve o gün hayatımın dönüm noktası oldu. Bugün eğer başarılıysam bu başarıda eczacı olmamın büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. 1976 yılında mezun olduktan sonra İngiltere’ye gittim. Oradan da Amerika’ya giderek beraber çalıştığımız yabancı bir firmada ihtisas yaptım. İş hayatına erken atıldım. Abdi İbrahim firmasında işçilerle beraber çalıştım. İşçilerle yan yana çalışmak bana büyük bir haz veriyordu. Eski makineler ile şimdiki makineler arasında çok büyük fark var. Şimdiki makineler otomatik olduğu için işçinin ilaç yapımında pek bir fonksiyonu kalmadı. Fakat o yıllarda işçinin ilaç yapımında çok büyük emeği oluyordu. Abdi İbrahim’de her kademede çalıştım. Satış ve pazarlamada çalıştım. Genel müdür yardımcılığı yaptım. Üretim müdürlüğü yaptım. Üretim müdürlüğü yaptığım dönemlerde uzun yıllar dar bir kadro ile çalıştık. Daha fazla kadro ile çalışmak için işçiye yatırım yaptık. 1976 yılında işçilerimize ücret ve ayrıca prim vermek için bir çalışma sistemi oluşturduk. Türkiye’de o zaman böyle bir çalışma sistemi yoktu. Böylelikle işçilerimizin şirketimize olan güveni arttı. Bugün de elde ettiği kazancını çalışanlarıyla paylaşan, çalışanlarına değer veren bir şirket olarak yolumuza devam ediyoruz.

İLAÇ SANAYİİ DESTEKLENMİYOR

Türkiye’de ne kadar ilaç üretimi yapıyorsunuz?

Türkiye’de toplam 1.7 milyar ünite ilaç satışı var ve bu pazarda Abdi İbrahim olarak en büyük paya sahip durumdayız. Ancak özellikle altını çizmek istediğim konu, ilaç sektöründe üretici firmaların sayıca yetersizliğidir. Türkiye’de ilaç ithalatı ve üretimi yapan 300 firma var ve bu firmalardan sadece 40 tanesi üretici firmadır. Üreticilerin oranı ise günden güne azalıyor. Çünkü ithalatın önüne geçemiyoruz. İlaç sanayii yeterince desteklenmiyor. Mesela biz Abdi İbrahim olarak Cezayir’de yeni bir karar alındığı için Cezayir’e ihracat yapamıyoruz. Cezayir hükümeti “Bundan böyle orijinal ilacın 2 tane eşdeğeri varsa o ilacın ithalatı yapılmayacaktır. Üretimini yerli firmalar yapacaktır” diye bir karar aldı. Bu çok akıllıca bir politikadır. Eğer referans ilacın aynısı varsa ithalatına izin veriliyor. Fakat referans ilacın aynısından 2 tane ithal edilmesine izin verilmiyor. Böylece Abdi İbrahim olarak biz Cezayir’e ilaç ihraç etmeyeceğiz, Cezayir’de ilaç üretimi yapacağız. Oysa Cezayir’de ilaç üretim imkanları Türkiye’nin 50 yıl önceki üretim imkanları ile eşit durumdadır. Buna karşılık Cezayir hükümetinin yerli sanayiinin korunması uygulamasını yerinde buluyoruz.

37 MİLYON $'LIK MERKEZ

Dedeniz Abdi İbrahim Bey kedi otundan ilaç yapmış. Peki siz ne gibi ilaçlar yapmayı düşünüyorsunuz?

Dedem, Türk ilaç sanayisi için gerçekten önemli adımlar atarak bizlere örnek olmuş biridir. Ancak günümüzde yeni ilaç üretimi, yeni molekül bulunması son derece az sayıda ve büyük maliyetlerle gerçekleştiriliyor. Bizim hedefimiz ise günlük hayatta kullandığımız ilaçları daha uzun süreli ve yaygın hale getirmektir. Bunu da değer katılmış eşdeğer ya da süper jenerik adı verilen ilaçlarla yapacağız. Değer katılmış eşdeğer ilacı kısaca açıklarsam. Diyelim ki bir hasta günde 3 defa düzenli alması gereken bir ilaçla tedavi oluyor. Ancak günde 3 kez doğru saatlerde doğru ilacı almak zahmetli bir durumdur. Hele de uzun süreler kullanılan ilaçlar için... Biz, söz konusu ilacın değer katılmış eşdeğerini üreterek, 3 tableti tek bir tablet haline getirmeye çalışıyoruz. Ya da diyelim ki bir hasta aynı tedavi için iki farklı ilaç kullanmak durumunda. Değer katılmış eşdeğer ilaçlar üreterek aynı anda alınması gereken iki farklı ilacı tek tablet haline getirebileceğiz. Tabii bu anlattığım hedeflere kolay ulaşılamıyor. Büyük yatırımlar, uzun araştırma süreçleri, klinik deneyler gibi maliyet ve emek gerektiriyor. Geçtiğimiz aylarda açılışını gerçekleştirdiğimiz ve 37 milyon dolar yatırımla kurduğumuz Ar-Ge Merkezimiz işte bu çalışmalarda uzmanlaşacak. Üreteceğimiz değer katılmış eşdeğer ilaçlara patent de alabilirsek dünya pazarlarına açılmakta bir basamak daha yükselmiş ve daha da güçlenmiş olacağız. Türkiye’nin ilk değer katılmış eşdeğer ilaçları için çalışmalara başladık. Yakın zamanda ruhsatını alarak başta Türkiye olmak üzere satışına başlamayı hedefliyoruz. Böylece Türkiye’nin ilk değer katılmış eşdeğer ilacını biz üretmiş olacağız. Değer katılmış eşdeğer ürünlerimizin yurtdışı pazarlarda yayılabilmesi için hükümetimizden ise bir küçük beklentimiz bulunuyor. Ruhsatlandırma süresinin yurtdışı pazarlara açılacak ilaçlar için kısaltılması sağlanabilirse, rekabet avantajımız artacak ve Türkiye’in ihracatına önemli oranda fayda sağlamış olacağız.

ÜRETİME DENETİM GETİRİLSİN

Eşdeğer ilaçlardan bize bahseder misiniz?

Halk arasında eşdeğer ilaç denildiği zaman yan sanayi ürünü gibi anlaşılıyor. Ben, hem İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Başkanı hem de Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı olarak bunun mücadelesini veriyorum. Abdi İbrahim olarak bizim hem eşdeğer hem de referans ilaçlarımız var. Türkiye’de ilaç üretimi tek standartta olmalıdır. Bu standartların denetlenmesi gerekir. Amerika’da ve Çin’de sağlık otoriteleri ilaç üretimini denetliyor. Türkiye’deki sağlık otoriteleri de ilaç üretimini sıkıca denetlemelidir. Türk halkının ucuz ürünlere karşı kuşkuları var. Doktorlar da ucuz ilaçlardan kuşkulanabiliyor. Çünkü Türkiye’de dedem Abdi İbrahim Bey zamanından beri bazı eşdeğer ilaçların merdiven altında üretildiği düşünülüyor. Devletimiz yapacağı denetimlerle bu kuşkuları ortadan kaldırmalı ve eşdeğer ilaç üretimine gereken önemi vermelidir. Biz birçok doktora ve eczacıya üretim tesisimizi gezdirdik, önyargılarından sıyrılmalarını sağladık. Fakat Türkiye’de toplam 60.000 doktora ve 23.000 eczacıya üretim tesisimizi gezdirmemiz mümkün değil. Sadece doktor ve eczacıların dışında basın kuruluşlarının, çokuluslu işletmelerin ve ulusal firmaların da eşdeğer ilaç üretimi yapan fabrikaları gezmesi gerekir. Doğru işleyen bir sistemde eşdeğer ilacın bir hastaya etkisi, referans ilaçla aynıdır. Bundan kuşku duyulmaması gerekir.

İLAÇTA KAR GÖZETİLMEZ

Türkiye’deki ilaç tüketimi hakkında neler söylemek istersiniz?

İlaç üreticileri olarak bizim en önemli görevimiz hizmettir. İlaç sektörü hizmet sektörüdür. İlaç sektöründe kar gözetilmez. Kar etsek de etmesek de dayanabildiğimiz müddetçe ürettiğimiz ilaçları hastalara ulaştırabilmeliyiz. Dolayısıyla bizim ilaç üreticileri olarak ilk amacımız hizmet, sonraki amacımız kardır. Biz her ürettiğimiz ilaçta kar etmiyoruz. Mesela bizim bazı troid ilaçlarımız ithal ilaçlara oranla % 80 daha ucuzdur. Bu şekilde zarar ettiğimiz ilaçlarımız da var. Doktorlar bile ucuz fiyata o ilaçları imal ettiğimize inanmakta güçlük çekiyorlar. Buna rağmen biz ilaç üretimi yapmak zorundayız. Kar etmediğimiz zaman üretimimizi durdurmak veya yavaşlatmak gibi bir şansa sahip değiliz. Çünkü ilaç sektörü stratejik önemi olan bir sektördür. İşte bu yüzden Türkiye’de ilaç üretici sayısı artmalıdır.

STRATEJİK ORTAKLIK YAPABİLİRİZ

Gelecekteki hedefleriniz nelerdir?

Dedem Abdi İbrahim’den bu yana süre gelen aile firmamızda 3. kuşak olmanın gururunu yaşıyorum. Ailenin üçüncü kuşak temsilcisi olarak Türkiye’de ilaç sektöründe başarılı çalışmalara imza atmak istiyorum. İlaç sektöründe amacımız her yıl lider olmak değil, varlığımızı devam ettirebilmektir. Çünkü önemli olan kalıcı olabilmektir. Dünyada bile 3. kuşak aile firması % 5’in altındadır. Bunun için 3. kuşak olarak başarılarımızı 5. ve 6. kuşaklara da aktarabilmemiz gerekir. Bu amaç doğrultusunda Abdi İbrahim olarak bölgesel-global bir oyuncu olmak istiyoruz. Kendimize hedef koyduğumuz bazı ülkeler var. Bu ülkelerde başarılı olmak zorundayız. Bizim ihracatımız 20 milyon dolardır. Bu rakamı 5 yıl içerisinde 75 milyon dolar seviyesine çıkarmaya çalışıyoruz. Yurtiçinde veya yurtdışında uluslararası firmalarla stratejik ortaklık yapmak istiyoruz. Bu konuda araştırmalarımız devam ediyor.

ABDİ İBRAHİM AMFİSİ

Rahmetli dedeniz Abdi İbrahim Bey’in Mekteb-i Tıbbiye’den mezun oluşunun 100. yılındayız. Bu konuda neler hissediyorsunuz? Rahmetli dedeniz Abdi İbrahim Bey’in adına ithaf etmeyi düşündüğünüz bir projeniz var mı?

Biz imkanlarımız olduğu müddetçe sosyal sorumluluk projelerine önem veriyoruz. Bu bizim vatandaşlık görevimizdir. Bu amaç doğrultusunda 17 Ekim 2007 tarihinde İstanbul Bahçeşehir’de rahmetli dedem adına inşa edilen Abdi İbrahim İlköğretim Okulu’nu hizmete açtık. Türkiye’de en önemli, en kaliteli eğitim binasını yaptığımızı düşünüyorum. Abdi İbrahim İlköğretim Okulu’nun kantinlerinin, sınıflarının, donanımının, restoranlarının Türkiye’de eşi benzeri yok. Bu bizim gurur kaynağımızdır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin de depremde görmüş olduğu zarardan dolayı inşaatında yardımcı olduk. Arkadaşlarımız rahmetli dedem Abdi İbrahim adına fakültede bir amfi yapmamızı istedi. Bu sayede sosyal sorumluluk projelerimiz de hız kesmeden devam edecektir. İşadamları olarak devletimize sadece vergi vermekle yetinmemeliyiz. Eğitime ve sosyal sorumluluk projelerine de ağırlık vermeliyiz. Bunu hem bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum, hem de ilaç üreticisi olarak toplumun her anlamda sağlığına hizmet edebilmemizin bir parçası olduğuna inanıyorum.

UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.